GÖNÜLLÜ VAZGEÇME (TCK m.36)
Kişi, işlemeyi kastettiği suçun icra hareketlerinden vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse gönüllü vazgeçme söz konusu olacaktır.
Gönüllü vazgeçme bazı yönleriyle teşebbüse benzese de kanundaki tanımlardan farkları ortaya çıkmaktadır. Teşebbüste, failin elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanmaması ya da neticenin gerçekleşmemesi söz konusudur. Gönüllü vazgeçmede ise neticenin gerçekleşmesi failin iradi hareketiyle engellenmektedir.
KOŞULLARI
Failin, işlemek kastıyla bir suçun icrasına başlaması gerekmektedir. Failin, suçun unsurlarını bilmesi ve suçu işlemeyi istemesi, kastın varlığını göstermektedir.
Failin, suçu işlemeye elverişli hareketlerle suçun icrasına başlaması ancak tamamlanmaması gerekmektedir. Böylelikle teşebbüs aşamasının sınırları içerisinde olan ve cezalandırılabilir bir hareketin varlığından bahsedilebilir.
Bu aşamada fail, teşebbüsten farklı olarak, suçun icra hareketlerinden veya tamamlanmasından gönüllü olarak vazgeçmelidir.
GÖNÜLLÜ VAZGEÇMEDE CEZANIN BELİRLENMESİ
Gönüllü vazgeçme halinde, failin işlemekte olduğu suça ilişkin hareketleri teşebbüs aşamasında kaldığı halde fail teşebbüsten cezalandırılmaz. O halde gönüllü vazgeçme şahsi cezasızlık nedenidir.
Ancak fail işlemeye kastettiği suça yönelik olarak, gönüllü vazgeçtiği ana kadar devam eden fiillerinin başka bir suçu oluşturması durumunda o suçtan dolayı cezalandırılır.
“Sanığın bıçakla mağdurun göğüs ve batın bölgelerine birer kez vurarak her biri hayati tehlike doğuracak şekilde yaralamasını müteakip eylemine devam etmeyerek kendi imkânları ile hastaneye götürüp tedavisini yaptırdığı olayda 5237 sayılı TCK 36. maddesi delaletiyle, 86/1-3, 87/1-son, 29 ve 62. maddeleri uyarınca hüküm kurulmalıdır”(YARGITAY 1. CD. 18.06.2007, 5105/4928)
Avukat Harun Raşit ÖZDEMİR
İlgili metin, konuya ilişkin özet açıklamaları içermektedir. Ayrıntılı bilgi edinmek ve profesyonel yardım almak için bir avukata danışınız.