ANKESÖRLÜ HAT ARAMALARI KAPSAMINDA FETÖ ÜYELİĞİ
Fetö üyeliğinin değerlendirilmesi kapsamında özellikle asker kişilerin yargılanmalarında ankesörlü hat veya sabit hat araması kavramları gündeme gelmektedir. Yine ardışık arama, tekil arama, periyodik arama gibi kavramlar da söz konusu yargılamalar için önem arz etmektedir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 06.11.2019 tarihli, 2019/1582 E. 2019/6838 K. sayılı ilamı ankesör davası olarak bilinen FETÖ yargılamalarında yol gösterici tanımlamalar yapmaktadır. Bu karara göre;
- Yakın zaman dilimlerinde birbirini takip eden peş peşe aramalara ARDIŞIK ARAMA,
- Farklı zamanlarda ancak belirli gün aralığı dahilinde yapılan aramalara PERİYODİK ARAMA,
- Tek bir arama yapılan aramalara TEK ARAMA olarak tanımlanmaktadır.
Örgüt içerisinde sorumlu düzeyde bulunan mensupların, kendi sorumluluk alanında olan asker kişilere ait telefon numaralarını belirli güvenlik önlemleri alarak kaydettiği tespit olunmuştur. Sorumluların asker kişilerle, kamuya açık olan market/büfe gibi işletmelerde bulunan sabit hatlardan veya ankesörlü telefonlar aracılığı ile iletişime geçtikleri tespit edilmiştir.
Örgütsel iletişim metodu yüz yüze görüşmek şeklindedir. Sabit hat veya ankesörlü telefon aracılığıyla kurulan iletişimde yüz yüze görüşmeler ayarlanmaktadır.
Söz konusu aramalar tek taraflıdır. Asker kişi sorumlu şahısları arayamamakta sadece sorumlular asker şahısları arayabilmektedir.
Sorumlu şahıs tarafından yapılan aramalarda aranan asker şahısların rütbe, makam veya kuvvet konularında denk oldukları gözlemlenmiştir.
Tek ankesör veya sabit hattan farklı asker kişilerin aranmasının ARDIŞIK ARAMA şeklinde olması durumunda aramaların örgütsel olduğu kanısı güçlenmektedir.
Aramalar genellikle mesai saatleri dışında yapıldığı daha sonra sorumlu şahsın tedbir amaçlı bazı önlemler aldığı tespit edilmiştir. Aramalar ise genellikle 0 saniyeli veya çok kısa sürelidir. Aramaların kısa olmasının nedeni ise, fiziki görüşmelerin teyit edilmesi veya görüşme yer ve saatinin değiştirilmesi gibi kısa konuların görüşülüyor olmasıdır.
Genel olarak yüzbaşı ve üst rütbe subaylarda grup oluşturulması söz konusu olmayıp birebir sorumluluk söz konusu olmaktadır.
Yargıtay kararı ışığında ankesör yargılamaları yapılırken hukuki bazı sakıncalar ortaya çıkmaktadır. Ardışık aramalara ilişkin kayıtlar yegane delil değildir. Belirleyici delil olarak görülmekte ve yanına yan veya tamamlayıcı delil eklenmeden belirleyici delil ceza vermeye yeterli görülmemelidir.
Ayrıca ardışık aramaların tek taraflı yapıldığı ve genellikle 0 saniyeli çaldır kapat şeklinde olduğu ortadadır. Arayan kişinin tespit edilememesi ve nihayetinde arama amacının tespit edilememesi durumları göz önünde bulundurulduğunda sadece ankesör veya sabit hat aramalarının varlığı halinde ceza verilmemelidir.
Masumiyet karinesi kapsamında değerlendirme yapılacak olursa aranan kişilerin masum oldukları kabul edilmelidir. Örgüt üyesi olduklarından bahisle ortaya atılan iddiaların ispatı ise iddia edenin üzerindedir. Yani yargılamanın sağlığı ve hukukiliği için görüşme içeriklerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Somut birçok ankesör dosyasında da görüleceği üzere HTS raporları ile kolluk analiz raporlarının çelişkili olduğu ortadadır. Bu raporların eşleştirilmesi ve yargılamanın bu seyirde devam etmesi gerekmektedir. Ancak bazı mahkemelerde kolluk analiz raporuyla yetinilerek karar verilmesi durumu söz konusudur.
Av. Harun Raşit Özdemir
İlgili metin, konuya ilişkin özet açıklamaları içermektedir. Ayrıntılı bilgi edinmek ve profesyonel yardım almak için bir avukata danışınız.